EN

PANDEMİ DÖNEMİ ÖZEL EĞİTİM OKULLARININ AÇILMASI SÜRECİ İLE İLGİLİ DEĞERLENDİRME RAPOR ÖZETİ*


PANDEMİ DÖNEMİ ÖZEL EĞİTİM OKULLARININ AÇILMASI SÜRECİ İLE İLGİLİ DEĞERLENDİRME RAPOR ÖZETİ*

Ülkemizde ilk olgunun resmi olarak bildirildiği 09 Mart 2020 tarihinden bu yana geçen 5 ayı aşkın sürede Sağlık Bakanlığı’nın verilerine göre 12 Eylül itibarıyla toplam 140,284 test yapılmış ve toplam 573 kişi COVID-19 hastalığına yakalanmış, 4 yurttaşımız kaybedilmiş, 243 hastanın ise tedavileri gerek yataklı gerekse pandemi otellerinde sürmektedir. Okulların da içinde yer aldığı birçok kurumu ilgilendiren kapanma stratejisi ve diğer önlemler sayesinde salgın eğrisi Mayıs ayının sonlarından itibaren aşağıya doğru bükülmeye başlamış, bu durum yeniden açılmanın başlatıldığı Haziran ayına kadar sürmüştür.

Kıbrıs Türk Tabipleri Birliği’nin uyarılarına rağmen ve karantinasız girişlerle hızlı ve kontrolsüz olarak başlatılan yeniden açılma döneminde hasta sayılarında uzun bir yatay seyirden sonra sayılar Temmuz ayından beri artış göstermeye başlamış, özellikle de eylül ayının ilk günlerinden itibaren ise yeniden katlanarak ve yerel bulaş artışındaki aşırı çoğalmalar ile normal kabul edilebilecek olan bulaş hızı/ vaka rakamların üzerine çıkmıştır.

Bu süreçte okulların açılma kararını vermenin ön koşulu salgının kontrol altına alınmış olmasıdır. Salgının yayılma hızı kontrol altına alınmadan verilecek bir açılma kararının hastalığın toplum içinde yayılma hızını artırabileceği bilinmelidir.(Bkz: Pandemide Okul Sağlığına İlişkin Önlemler Kılavuzu – Kıbrıs Türk Tabipler Birliği)
Bu bağlamda ülkemizde ilk ve orta dereceli okulların açılması önlemler gereğince ertelenmiş, yalnızca özel eğitim okulları/merkezleri kapatılmamış ve hizmet sunmaya devam ettirilme kararı alınmıştır.

Özel gereksinimli bireylerin eğitimi için yakın temas kurmak ve birebir ilgi esastır. Bu salgında en önemli korunma maske, hijyen ve sosyal mesafedir. Okulların açık kaldığı bir hafta içerisinde maske takma, hijyen kuralları, sosyal mesafe ve taşımacılıkla ilgili riskler gözlemlenmiştir.
Gün geçtikçe artan vaka sayıları öğrencilerimizin ve öğretmenlerimizin sağlığını ve güvenliğini riske atmaktadır.
Alınan kararın yeniden gözden geçirilmesi için görüşlerimiz aşağıda belirtildiği gibidir.


ÖZEL GEREKSİNİMLİ ÖĞRENCİLER AÇISINDAN MEVCUT RİSKLER:

• Korona salgını, biyolojik etkileri olduğu kadar çocuğun yakın çevresinde yaşanan kaostan dolayı mevcut özel gereksiniminin dışında ek psikolojik ve davranışsal sorunlara da sebep olabilmektedir.
• Salgının korkusu, çocuklar üzerinde korku ve problem davranışları riskini artırabilmektedir.
• Pandemi sürecinde özel gereksinimli öğrencilerimiz, öğrencilerimizin aileleri, özel eğitim öğretmenlerimiz ve okul personeli için risk oluşturacak faktörler bulunmaktadır.
• Özel gereksinimli öğrenciler maske takmakta zorluk yaşamaktadır. Maske takmaya zorlandıkları zaman yıkıcı problem davranışların artabilmektedir. Bu bağlamda, gerek otobüste gerek okulda/ sınıfta maske takmayan öğrenciler virüs açısından bulaş riskini arttırabilmektedir.

• Öğretmenlerin takmakta oldukları maske, siperlik, eldiven ve önlükler çocuklarda korku, panik ve endişeye yol açabilmekte ve huzursuz olmalarına korkmalarına neden olabilmektedir.
• Maske takmada problem davranışların yanı sıra, birebir eğitim esnasında maskeden kaynaklı öğretmenin jest ve mimiklerinin göremeyen öğrencide taklit becerilerinde gerileme, model almada zorluk yaşanma ortaya çıkabilmektedir.
• Özellikle okuma yazma ve dikte çalışmalarında, ses çalışmalarında, işitme yetersizliği olan öğrencilerimizin dudak okumalarında, jest ve mimiklerin önemi fazla iken maskeli eğitim bu durumu oldukça zorlaştırmaktadır.
• Öğrenci velilerinin okulda bulunma gerekliliği bulaş riskini arttırabilmektedir.
• Özel eğitimde akademik becerilerde de çoğunlukla fiziksel temas gerekmekte ve öğrenci ile öğretmen yüz yüze değil neredeyse deyim yerindeyse ağız ağıza mesafede eğitim sürdürmektedirler. Bu da sosyal mesafe kurallarının maalesef uygulanamadığı gerçeğini yansıtmaktadır.
• Ders sırasında veya serviste öğrencilerin birbirlerinden uzak olması için temas kontrolünün sağlanmasının zorluğu, birbirlerinden yiyecek ve/veya eşya alışverişini kısıtlamanın zorluğu öğrencilerin birbirlerine virüs bulaştırma riskini kaçınılmaz şekilde arttırmaktadır.
• Öz bakım becerilerinde “el-yıkama”, diş fırçalama, beslenme ve temizlik becerilerinin öğretimi genellikle fiziksel yardım ile çalışıldığı için öğrencilerimizle temas kaçınılmazdır. Bu durum bulaş riskini arttırabilmektedir.
• Eğitimde yaşanan bireysel farklılıklardan dolayı kalem tutma becerisi olmayan öğrencilerde ve kas çalışması gereken (oyun hamurları, ipe boncuk dizme çalışmaları vb.) becerilerde kullanılan materyallerin okul bütçesinin yetersizliğinden dolayı sınırlı materyal kullanımı hem akademik hem de virüs bulaşı açısından çift taraflı eksiklik ve sorun olarak karşımıza çıkmaktadır.
• Bu materyallerin hijyeninin tam anlamıyla sağlanamaması, (okul bütçesi yetersizliği, temizlik ürünlerinin bakanlık ve/veya bağışçılar yoluyla sağlanmasından dolayı yaşanan stok güçlüğü) ve her öğrencinin en azından kendi materyalini getirme imkanı olmaması nedeniyle bulaş riskini ciddi şekilde arttırmaktadır.
• Problem davranışların yanı sıra doğru davranışlarda sosyal pekiştirmeye alışık olan öğrencilerimizin, doğru davranışlar sonrasında öğretmenlerin “Çak” gibi sosyal pekiştireçleri kullanamaması ve mesafeli duruşu öğrencilerde psikolojik bir boşluk yaratmakta, yetersizlik hissi uyandırmaktadır.
• Taşımacılık, başlı başına bulaş riski oluşturabilmektedir.
• Özel gereksinimli çocuk hastalığa yakalanma ve temaslı olma durumunda karantina uygulamasına veya tedavi sürecine uyum sağlayamayacağı ve bireysel olarak bu süreci geçiremeyecektir.
• Okullardaki öğretmenler ve eğitim çalışanları tarafından da bağışıklık sistemi düşük olan özel gereksinimli öğrencilere virüse bulaştırılma riski bulanabilmektedir.

Çocuklarını okula göndermede tedirgin olan velilerimizin var olduğunu, gün geçtikçe artan vaka sayılarının öğrencilerimizin ve öğretmenlerin sağlığının riske atıldığını, virüsü okula bulaştırma korkusu ve kaygısını yaşadığını belirtmek isteriz. Bağışıklık sistemi düşük ve çoğunun özel gereksinimlerine (otizm, CP., MR. Down sendromu, Ortopedik engeli, işitme engeli, görme engeli vb.) ek olarak ikincil sağlık sorunları ile de mücadele eden öğrencilerimize bilmeden öğretmenlerimiz tarafından bulaştırılacak bir virüsünün onların hayatını önemli derecede riske atacağı kesindir. Bu noktada, böylesi bir durumda öğretmenlerimiz bu vicdani sorumluluğu haklı olarak taşımak istememektedir.

Bildirmek istiyoruz!
Bütün bunlar göz önünde bulundurularak öğrencilerimizin özel gereksinimi göz önüne alınarak, mevcut akademik performans düzeyi ve gereksinimleri doğrultusunda hazırlanmış olan Bireyselleştirilmiş Eğitim Programı (BEP) amaçları öğrencinin okula sistemli geldiği zamanlardaki gibi devam ettirilecektir.
Bu bağlamda özel gereksinimli öğrenci öğretmeni tarafından ( whatsapp, wiber, Skype, messanger, zoom, jitsi, moodle, telefon görüşmesi, öğrenciye bireysel olarak oluşturulacak kalıcı ürün kaydı klasörü gibi) yöntemlerle yürütülecek uzaktan eğitim yoluyla virüs tehlikesi olmadan evinde güvenli bir şekilde sürdürülecektir. Corona virüs sebebiyle okulların kapatılmak zorunda olduğu ( Mart – Haziran 2020) dönemdeki gibi ailelere rehberlik hizmeti verilerek aile eğitim programları ile uzaktan eğitim modelimiz desteklenecektir. Tüm yapılan çalışmalar kayıt altına alınacaktır.

Tüm bu şartlarla birlikte gün geçtikçe artan vaka sayıları göz önüne alındığında bu durum herkesin sağlığını riske atmaktadır. Özel gereksinimli öğrencilerinin-ailelerinin ve bu kurumlarda bulunan öğretmen ve çalışanların diğer öğrenci-aile, öğretmen ve çalışanlardan farkı yoktur. Özel eğitim veren kurumların bu şartlarla bulaş riski yüksek bir konumda yüz yüze eğitime devam etmesi, 1 Ekime kadar eğitime verilen arayı herhangi bir bulaşın gerçekleşmesi halinde daha da artırmak zorunda bırakacaktır.

DEĞERLENDİRME RAPORU 14 EYLÜL GÜNÜ BAKANLIĞA VERİLECEK
KTÖS’ün Özel Eğitim Okulları aracılığı ile Bulaşıcı Hastalıklar Üst Komitesi’ne hazırladığı raporun tamamı yarın Sağlık Bakanlığı’na gönderilecektir.

Özel eğitim kurumlarının da bu süreç içerisinde uzaktan eğitime başlaması için gerekli yatırımları talep ederken, okulların açık kalma durumu ile ilgili alınmış kararın Bulaşıcı Hastalıklar Üst Komitesi tarafından yeniden gözden geçirilmesini talep ediyoruz.

UYARI GREVİ ve BASIN TOPLANTISI DUYURUSU
Bununla birlikte özel eğitim okullarında çocuğu olan velileri de risk ortadan kalkıncaya kadar çocuklarını okula getirmemeye davet eder, tüm özel eğitim okullarında öğretmenlerimizin çocuklarımızı korumak için 14 Eylül Pazartesi gününden itibaren sabah 08:00-09:20 arasında uyarı grevinde olacaklarını duyurur, Sağlık Bakanlığı önünde konu ile ilgili basın toplantısını YARIN saat 12:00’de yapacağımızı bilgilerinize getiririz.

Saygılarımızla,

Burak Maviş
KTÖS Eğitim Sekreteri

*KTÖS’ün Özel Eğitim Okulları aracılığı ile Bulaşıcı Hastalıklar Üst Komitesi’ne hazırladığı raporun özeti

PANDEMİ DÖNEMİ ÖZEL EĞİTİM OKULLARININ AÇILMASI SÜRECİ İLE İLGİLİ DEĞERLENDİRME RAPOR ÖZETİ*
Başa dön