EN

Para yok, benzin yok!

Toplumsal Varoluş Platformu,  son dönemde yapılan zamları, Türkiye ile imzalanan ekonomik protokolü ve Kıbrıslı Türklerin iradesine yapılan müdahaleleri protesto etmek adına Meclis önünde toplandı.

Örgütlerin yönetim kurulları bazında gerçekleşen eylemde, sendikacılar Meclis önünde araçlarıyla gitti, “Para yok, benzin yok” diyerek kontak kapattı. Eylemcilerin araçlarını Meclis önünde bırakacakları öğrenildi.

Eylemciler, Girne Kapısı ile Meclis arasındaki yolun iki şeridini araçlarıyla trafiğe kapattı.

Araçların üzerine “Para yok, benzin yok” yazılı pankartlar yer aldı.

 

Toplumsal Varoluş Platformu adına açıklama yapan Hürrem Tulga’nın yaptığı açıklama şöyle:

“Ülke tarihinin en ağır krizini yaşıyor. Karar vericiler bütün güçleriyle halkı daha da ezim ezim etmek için kolları sıvadılar.

Ülkede yoksulluk, giderek artan açlık, işsizlik ve göç umurlarında değil.

Her gün yeni bir zam yeni bir vergi ile karşılaşmanın tedirginliğini yaşıyoruz. Bir asgari ücretlinin sadece işe gidip gelmesi, maaşının üçte birine mal oluyor. Elektik ve tüp gaz gibi diğer zorunlu giderlerle birlikte maaşından geriye ne kalır belli değil.

Markete girip çıkmak korkulu rüya oldu! Kasa başında ödeme sırası geldiğinde kart bakiyesi yetmeyen, parası çıkmadığı için mal iadesi yapan, gözyaşlarına boğulan insanlarımızın sayısı hızla artıyor. Et ve ürünlerinin tüketimi neredeyse durdu.

Üretim, hizmetlerde yükselen girdi maliyetlerinden dolayı kriz üzerine kriz, iflas üzerine iflas yaşanıyor. Kiralar ortalama 6 bin TL’yi çoktan aştı.

Elektik, akaryakıt gibi temel girdi maliyetleri bir yılda %300leri aşmış durumda. Kullanmak ve üretim yapmak nerdeyse olanaksız hale geldi. Sağlık, eğitim sistemi çökertildi, en stratejik kurumların içi boşaltıldı, iflasa sürüklendi. Her an elektrik kesintisi her an yakıtsızlık her an tüp gaz sıkıntısı…

Kısacası toplumun çoğunluğunun yaşamaya başladığı ve her geçen gün neredeyse hepimizi içine alan bir girdabın içinde hızla dibe sürükleniyoruz.

Bizi nefes alıp veremez duruma getiren koşulların özeti tam da budur… Bizi bu noktaya getirenlere itirazımız ve isyanımızın nedeni de budur…

İktisadi ve Mali Protokol olarak adlandırılan metin bu koşulları yaşayan bu toplum değilmiş gibi bir o kadar daha sıkıntıları büyütüyor. Ayni zamanda bütçe açıklarını yaratan da kendileri değilmiş gibi daha çok vergi, daha çok sigorta primi, dolayısıyla daha çok zam öngörürken emekli yaşını artırmak için de düğmeye basılmış durumda.

Protokol gereği yurtdışından gelen şirketlere ve yatırımcılara küçük, büyük olduğuna bakılmaksızın yerli ortak ve sermaye gösterme şartı da kaldırılıyor.

Her şey çok açık.

Yönetenlerin rant kaygılarından dolayı yaşanan iş yeri enflasyonu, bir o kadar daha artırılacak. Yani bir o kadar iş yeri daha batacak. İşsizler çoğalacak.

Şaşkınlığın bu kadarı fazla.

Ekonomik ve mali protokolden dolayı öfke ve stres yüklenenler için önlemler de düşünülmüş. Bir taraftan sopa gösterilirken diğer taraftan da eleştiri yapanların payına mahkeme ve ceza evi yolu açılıyor. Öngörülen düzenlemelerin “vahşeti” biraz daha artırmaktan başka bizler için başka hiç bir anlamı yok!

Bu protokol ile ülkeden ve toplumdan geriye ne kaldıysa silinip süpürülüyor ve yok ediliyor. Bu ülkenin yaşadığı tüm olumsuzluklar topluma fatura ediliyor, olumsuzluklardan dolayı toplum cezalandırılıyor. Bu nasıl bir öfkedir…

Bu koşullar altında toplumu bir bütün halinde savunma ihtiyacı çoktan gelip geçiyor. Bu bir başlangıçtır. Uyarımızı dikkate almayanlar için yarın, daha öbürsü gün kabarmış öfkemizle daha güçlü geleceğiz! Kenetlenerek direneceğiz!
Kendi işini kendi görmeyen, yapamayan, kendi kararlarını alamayan bir yapıdan hayır gelmez!

Bizim dayatmacı protokollere değil, dayanışmaya ihtiyacımız var! Katma değer yaratmaya, daha fazla üretmeye, emeğin değerini yükseltmeye ihtiyacımız var! Alım gücünü artırmaya, gelir dağılımını düzeltmeye ve girdi maliyetlerini düşürmek için harekete geçmeye ihtiyacımız var!

Dün olduğu gibi bugün de sorumluluk bizde. Çözüm ellerimizde!”

Para yok, benzin yok!
Başa dön