Öğretmen sendikaları, yaklaşan yeni eğitim yılında okullarda karşılaşılacak eksiklikleri ve eğitim alanında Türkiye ile imzalanan protokolü eleştirdi.Kıbrıs Türk Öğretmenler Sendikası (KTÖS) ve Kıbrıs Türk Orta Eğitim Öğretmenler Sendikası (KTOEÖS) Milli Eğitim ve Kültür Bakanlığı önünde ortak basın açıklaması yaptı.“Yakalarında Atatürk beyinlerinde şeriat”, “Dogmatik değil kamusal bilimsel demokratik ve çağdaş eğitimi yılmadan savunmaya devam edeceğiz” yazılı pankartlar açıldığı basın açıklamasında okulların eğitim yılına hazır olmadığı kaydedildi, Türkiye ile imzalanan protokol eleştirildi.Konuşmalar sırasında Milli Eğitim ve Kültür Bakanı Nazım Çavuşoğlu sendikacıların yanına geldi, eleştirileri reddetti; sendikacıların kendisiyle görüşebilecekken Bakanlık önünde açıklama yapmasının sorunların çözümüne katkı sağlamadığını söyledi.
Ortak basın açıklamasının okunması öncesi konuşan KTÖS Genel Sekreteri Şener Elcil, yıllardır bu bakanlığın önüne gelerek aynı sorunları ve çözüm önerilerini tekrarladıklarını ancak adım atma yönünde her nedense olumsuzlukla karşılaştıklarını söyledi.Okulların açılmasına çok kısa bir süre kaldığını, Eylül ayının 2’sinde orta eğitim okullarındaki, 8’inde de ilkokullardaki öğretmenlerin görev başı yapacağını, eğitim yılının ise 16 Eylül’de başlayacağını hatırlatan Elcil, bu hazırlık dönemini en iyi şekilde geçirmek için sendikaların gerek öğretmen nakilleri gerekse ihtiyaçların belirlenmesi noktasında tüm çalışmaları tamamlayarak bakanlığa gönderdiklerini anlattı.
Okul altyapılarının eksik, sınıfların kalabalık olduğunu, yıllardır yapılan uyarılara kulak asılmadığını dile getiren Elcil, “Gelişme olan alanlar da var. Özellikle UBP-HP hükümetinin Ankara’daki, demokrasi düşmanı, şeriatçı AKP hükümetiyle çok sıkı diyaloğu söz konusu. Özellikle gerici eğitimin ülkemizde dayatılmasıyla ilgili süreçlerde hayır diyemeyen yetkililerimiz her şeye evet diyerek gerici yobaz eğitimi buraya taşımayla ilgili süreçlerde başarıyla rol alıyorlar” ifadelerini kullandı.Elcil, kimsenin kendilerinden bu sıkıntılarla ilgili sessiz kalmalarını beklememesi gerektiğini ifade ederek, bugünkü süreçte, ülkenin kaynaklarının, kamusal alanlarının bir bir peşkeş çekildiğini ve bu hükümetin de buna onay verdiğini savundu.İmzalanan paketin kendileri tarafından kabul edilmesinin de mümkün olmadığını gerek çalışanların, gerekse toplumsal varlık için uğraşanların haklarının korunmasının öncelikleri arasında bulunduğunu vurgulayan Elcil, 2019-2020 öğretim yılının eylemli bir yıl olacağı konusunda hükümet edenleri uyardı.Elcil, konuşmasının sonunda süresiz grev kararı alan El-Sen’e de destek vererek gerekirse birlikte eylem yapmaya da hazır olduklarını belirtti.
Ortak Basın Açıklaması:
Bakanlığın Marifetleri Okulların açılmasına çok kısa bir süre kalmış olmasına rağmen UBPHP hükümetinin ve eğitim bakanlığının eğitimle ilgili hiçbir gailesinin olmadığına, tek dertlerinin talimatları yerine getirmek olduğuna açık ve net bir şekilde tanık olmaktayız. Bu çerçevede; 1. Okul ihtiyacı altyapı sorunları hala daha devam etmektedir. Tek bir okul yapımı için herhangi bir girişim yapılmamıştır. Bazı okullara ek derslik için belediyeler ihaleye çıkmıştır ancak okullar açıldığında inşaatlar devam eder durumda olacaktır. Okul idareleri ve okul aile birlikleri altyapı sorunlarına kendi imkânlarıyla çözüm üretmeye çalışmaktadır. 2. Öğretmenlik sınavları geç yapılacağından çocuklarımız bir ay boyunca öğretmensiz kalacaktır. Ayrıca, okullarımız müdür, muavin, bölüm şefi, atölye şefi kadroları eksik olacak şekilde yeni öğretim yılına başlayacaktır. 3. İlahiyat kolejindeki imam hatip alanının ortaokul düzeyine indirilmesi dayatmasına bakanlık boyun eğmekte, bu okulun müfredat içerikleriyle yasalarımızı hiçe sayarak çağdaş, laik, bilimsel eğitimden uzaklaşmayı, eğitimde fırsat eşitliği sorumluluğunu yok saymayı, AKP’nin toplumumuzu gerici muhafazakâr toplum modeline dönüştürme hedefini gerçekleştirmede destek olmayı, talimatları harfiyen uygulamayı kendine görev saymaktadır. 4. Kendi mezunlarımız iş beklerken TC’den öğretmen ve hatta kendi uzmanlarımız yokmuş gibi uzman görevlendirilmesine bakanlık onay vermekte, hatta eğitim bakanı koordinatör ismini zikrederek bu haksız adaletsiz yasadışı görevlendirmeyi savunmaktadır. Ayrıca liyakate değil parti kimliğine bakılarak birkaç maaş alanların görevlendirmeleri yapılmaktadır. Tasarruf diyerek çalışanların HP hakkını gasp eden, daha doğrusu gasp etme talimatı alan hükümete, bu görevlendirmeler devlete külfet getirmiyor mu sormak gerekir. 5. Eğitim bakanlığı içerisinde elçilik memurları görev yapmaktadır. Örneğin, Çanakkale kampı organizasyonunu sendikalarımıza ve Kıbrıslı Türklere hakaret eden ve açtığımız dava sonucu özür dileyen elçilik memuru yapmaktadır. Açık öğretim ve benzeri sınav gözcülükleriyle ilgili görev verilmesi işini de bu memurlar yapmakta hangi kriterlere göre öğretmenleri belirledikleri ise belirsiz durumdadır. 6. TC ile imzalanan protokolün içinde de olan özel eğitim tüzüğüyle özel eğitimi özele peşkeş çekme planları yapılmaktadır. Tüzükle beraber değiştirilmesi planlanan bireylere özel eğitimin devletin parasız sağlaması gerekliliği maddesi kaldırılmak istenmektedir. Bu durumda sayın bakandan kaç üniversiteye veya özel kuruma özel eğitim merkezi veya okulu açma izni verdiler açıklamasını talep ediyoruz. Ayrıca önceki bakanlık döneminde tekrar görüşüleceği sözü verilen ve hatta tutanaklara geçen öğretmenler sınav tüzüğü, güncellenmesi gereken ve eğitimde sıkıntılar yaratan sınıf geçme sınav tüzüğü, disiplin tüzüğü gibi tüzükler dururken özel eğitim yasası yerine tüzük çıkarmaya çalışmak Ali Cengiz oyunudur asla kabul edilebilir değildir. 7. Tiyatroda yaşananlar ise sanata, özgürlüklere zincir vurmaktır, toplumsal dönüşüm için dayatılanların toplumumuza yansıtılmasıdır. Buna böyle bakılması gerekirken hala laf ebeliği yapılmakta, işbirlikçiliğe hizmet edilmekte, olayların kendisini değil biçim, içerik ve nüansları tartışılmaktadır. Bunu yapan kraldan kralcı anlayışlar bu politikaları dayatanlarla koltuk uğruna işbirliği yapmış olmaktadır. Eğitim, sağlık gibi kamusal hizmetleri gözden çıkaran, bunlara yatırım yapmayarak özele peşkeş çekmeyi hedefleyen, toplum mühendisliğine çanak tutarak eğitim yoluyla dinci, gerici, şöven, cinsiyetçi bireyler ve toplum yapısı oluşturulmasına, kurumlarımızın tahakküm altına alınarak üst yönetim tarafından yönetilmesine koltuk uğruna ses çıkarmayanlar, düzenden nemalanan omurgasızlar; biliniz ki sendikalarımız sizinle ve sizi yönetenlerle mücadeleyi sonuna kadar sürdürecektir ! Kimliğimizi, dilimizi, kültürümüzü, eğitimimizi, çevremizi, kısaca bizleri yok etmenize izin vermeyeceğiz !
Saygılarımızla.