1974 yılından beri Türkiye hükümetlerinin baskı ile uygulatmaya çalıştıkları paketler Kıbrıs Türk toplumunu fakirleştirmekten, ülkeden kaçırmaktan ve adamızın kuzeyini koloni yapmaktan öte hiçbir işe yaramamıştır.
Uluslararası antlaşma diye Kıbrıs Türk toplumuna yutturulmaya çalışılan bu paket uluslararası hukuğun açıkça ihlalidir. Ayrıca Kıbrıs’ın Türkiye tarafından ele geçirilmesi planından (İstirdat Planı) başka bir şey değildir. Türkiye’nin kurdurduğu kukla bir yönetimle Türkiye yetkilileri arasında imzalanan belgenin uluslararası hiçbir hükmü yoktur. Bu belge, sömürgeci ile sömürgecinin kukla işbirlikçileri arasında imzalanan suç belgelerine örnek gösterilecek kadar önem taşımaktadır. İşbirlikçi yöneticilerin koltuk ve para uğruna “dilenci edebiyatı” yaparak Kıbrıs Türk toplumunun özgürlüğünü, toplumsal değerlerini, eğitimini, kültürünü, kısacası siyasi iradesini nasıl sömürgeciye sattığının en güzel örneği yine bu belgede görülecektir.
Alacakları paraya baktığımızda, bu paranın Türkiye’nin bir yılda TL’nin enflasyonu yüzünden adamızın kuzeyinden hortumladığı paraya bile denk gelmediğini, yine kolordunun aylık harcamaları için 17 ayda bütçemizden ödediğimiz parayı karşılamadığını ve nüfus aktarma politikaları çerçevesinde adamızın kuzeyinde yaşayan yüzbinlerce T.C vatandaşının ihtiyaçlarının binde birini bile karşılamadığını görüyoruz.
Bu gerçekler ışığında ekonomik paket olarak bize sunulanın aslında Kıbrıs Türk toplumunun siyasi iradesini gasp etmek ve adamıza el koymaktan başka bir şey içermediğini görüyoruz. Kıbrıs sorunu bu anlamı ile sadece Kıbrıslı Rumlarla, Kıbrıslı Türkler arasında bir sorun olmaktan çıkmış ve boyut değiştirerek Kıbrıslı Türkler ile Türkiye arasında bir soruna dönüşmüştür. Anlaşılan odur ki, Türkiye ile Kıbrıs Türk toplumu arasındaki özgürlük sorunu çözülmeden Kıbrıs sorunu çözülmeyecek. Kıbrıs Türk toplumu siyasi rehine olarak kalacak ve adamız işgalden kurtulmayacaktır.
Saygılarımla.
Şener Elcil
KTÖS Genel Sekreteri