Okullarımızın açılmasına üç gün kala eğitim-öğretim faaliyetlerinin planlanmasında sorunlar yaşandığı, koalisyon ortaklarının sorunların çözümünde sınıfta kaldığı açıkça ortadadır.
Okullarımızda öğrenci nüfusunun arttığı bir dönem yaşıyoruz. Nüfus artışı daha fazla öğretmen, okul, sınıf ve eğitim malzemesi açığı getirecektir.
Hükümet bu artışa karşın herhangi bir somut önlem almış mıdır?
Hükümetin çalışma ve ikamet izni ile gelenlerin çocukları için asgari ücretin %5 oranında ödenek alınacağı yönünde almış olduğunu açıkladığı ekonomik önlem hangi aşamadadır?
Son üç ay içinde verilen yeni çalışma ve oturma izinleri sonucunda kaç aile çocuğu ile gelmiştir?
Hükümet bu çalışmayı başlatmış ise ne kadar gelir elde etmiştir?
Bu önlem sonucu bir gelir elde edilmişse bu kaynak nereye kullanılmıştır?
Eğer bu sorulara doğru temelde cevap verilirse, eğitim-öğretim faaliyetlerinin planlanması doğru temelde olacaktır. Aksi takdirde günü kurtaran politikalar eğitimi kaosa sürükleyecektir.
Hükümet, okullara halen ulaşmayan kitap, mefruşat ve kırtasiye malzemeleri ile ilgili ne gibi önlemler almıştır? Bu konu ile ilgili bütçe kaleminin geç oluşturulması, ihale süreçlerinin erken zamanda tamamlanmamasının esas nedeni açıklanacak mı?
Devlet bütçesi olarak yerel kaynaklar ile %80 kendine yeten bir ülkeyiz. Yatırımlar için %20’lik bir pay Türkiye Cumhuriyeti’nden borçlanarak idame ettirmekteyiz. Okullara olan yatırım da bu pay içerisinden karşılanmaktadır. TC Yardım Heyeti, Eğitim Bakanlığı’nın din dersleriyle ilgili yaptığı düzenleme nedeniyle 10 milyon TL’lik harcamayı bloke etmiştir. Eğitim ve sağlık gibi temel hakların yerel kaynaklardan karşılanması gerektiğinin altını çizeriz.
Okulların açıldığı gün olan 17 Eylül Pazartesi, saat 12.00’de Eğitim Bakanlığı önünde eğitimde yaşanan sorunlarla ilgili bir basın açıklaması yapacağımızı duyururuz.