EN

İnsan hayatına mal olan bu düzenin sorgulanması gerekiyor.

Kıbrıs Türk Öğretmenler Sendikası kurulduğu günden itibaren “toplum sorunları ile öğretmen sorunları iç içedir” ilkesi ile hareket etmekte, nitelikli eğitim ve emek mücadelesinin yanında toplumsal sorunlara karşı da ses vermektedir.

KTÖS olarak son günlerde yaşanan sel felaketi, selden dolayı oluşan can kayıpları, bomba patlaması sonucu bir çocuğumuzun hayatını kaybetmesi ve okuldaki yarım inşaattan düşerek bir çocuğun yaralanması nedeniyle vuku bulan olayları ile ilgili gelişmeleri toplumla paylaşma ihtiyacı duymaktayız.

 

Bomba patlaması sonucu 13 yaşındaki bir çocuğumuzu kaybettiğimiz için üzgünüz.

Her Aralık ayında askeri tatbikat ve her Şubat ayında askeri denetleme nedeniyle bomba atışları yapılan bölgede temizlenmeyen patlayıcı maddelerin infilak etmesi sonucu bir çocuğun hayatını kaybetmesinin sorumlusu adanın kuzeyinde kurdurulan askeri-siyasi rejimdir. GÜKAD’ın bu konuyu daha önce defalarca gündeme taşımasına karşın, GÜKAD’ın önerilerine kulak tıkayan gelmiş geçmiş hükümetler de bu olayınsorumlusudur. Çocuğun ailesinin eski bir eğitim bakanının çiftliğinde çalışması ve orada yaşaması ise daha da üzücü bir durumdur.

Bu çağda canlı bomba kullanılarak tatbikat yapılması akla mantığa sığmamaktadır. Her türlü askeri tatbikatın iptal edilmesi ve sivilleşme üzerine çalışma yapılmasını istiyoruz. Bu ülkede artık askeri tatbikatlar yapılmasını, bombalar atılmasını istemiyoruz.

Çocuk Koruma Politikası İstiyoruz.

“Yaşamak, her çocuğun temel hakkıdır ve herkesin ilk görevi çocukların yaşamını korumaktır.”

“Çocuklarla ilgili bütün yasa ve uygulamaları oluşturanlar, önce çocukların yararını düşünmek zorundadır. Devlet, çocukların koruma ve bakımını üstlenenlerin sorumluluklarını yerine getirmeleri için önlemleri alır ve onların sorumluluklarını yerine getirip getirmediklerine bakar.

Devlet, çocuk hakları sözleşmesinin sadece bu iki maddesini uygulayabilse, 13 yaşındaki Mahir, Pazartesi günü okulunda olacaktı. Olayın sorumluları sadece Mahir’in hayatını değil, eğitim hakkını da çaldı.

“Ürkek bir serçe gibi eğme başını.

Kaldır başını ve dimdik dur.

Bu senin değil, ülkemin ayıbı.

Hırpalanmış yerlerinden öperim çocuk.Nazım Hikmet

Diğer yandan Değirmenlik bölgesindeki bir lisede bir çocuğumuzun yarım kalmış inşaattan düşerek, boğazına demir girmesi sonucu yaralanması nedeniyle acil şifalar diliyoruz.

Yıllarca tamamlanmamış bir binanın okul içersinde tehlike arz edecek boyuta ulaşmasının sorumlusu Eğitim Bakanlığı’dır. Can kaybı olmaması olayın sevindirici tarafıyken, bu konuda tüm okulları kapsayıcı gerekli önlemlerin alınması artık bir sorumluluk olmalıdır.

Bu olay bize göstermiştir ki, devlet kendi yasaları ve kurumları ile çocuklarımızı koruyacak potansiyele sahip değildir. Çocuk hakları sözleşmesinin referans alınarak, çocuk koruma politikasının bir an önce hayata geçirilmesi gerekmektedir.

 

Şiddetli yağışları sadece doğal afet olarak değerlendirmemeliyiz.

Yaşanan şiddetli yağışlar ile başta Dikmen ve Lapta bölgesi olmak üzere birçok yer maddi manevi zarar görmüştür. Aşırı yağışların etkisi olmakla beraber, çarpık yapılaşma ve imar planınınyoksunluğu şiddetin yoğunluğunu iki kat artırmıştır. Bu olayı sadece doğal felaket kapsamında değerlendirmeyip, çarpık yapılaşmaya neden olan tüm kurum ve kişilerin yargıya havale edilmesi gerekiyor.

Dört canı yitirdiğimiz mevkide yol güvenliğini sorgulamamız gerekiyor.

“Nerede bir can ölse, oralı olur yüreğim. Olmalı zaten. Olmazsa insan olmaz yüreğim…” Ahmed Arif

İki yıl önce Değirmenlik-Girne Yolunda iki öğrencimiz ‘karanlık saatlerde seyahat etmek suretiyle’ hayatını kaybetmişti. Bu sefer şiddetli yağışlar esnasında Girne Ciklos bölgesinde dört vatandaşımızın hayatı kaybetmesinin derin acısını içimizde hissetmekteyiz.

Her iki olayda da karanlık ve şiddetli yağışların arkasına saklanmadan yol güvenliği ile ilgili gerekli araştırmaların yapılıp, olayın aydınlanması gerekiyor.

Okullarımız ciddi zarar gördü.

11 tane ilkokulumuz şiddetli yağışlardan ciddi zarar görmüştür. Zarar sonrası başta Belediyeler olmak üzere, diğer kurumların da katkısı ile okullarımız eski haline dönmeye çalışmaktadır.

1974’den günümüze sadece 15 tane yeni okul inşa edildiğini ama son 17 yılda 46 yeni cami inşa edildiğini hatırlatmakta yeniden yarar vardır. Okullarımızın % 90’ı 1974 öncesi yapılardır. Yeni okul projelerinin ve var olan okulların güçlendirilmesi gerekliliği açıkça ortadadır. 2019 yılında devletin tüm kurumları öncelikli olarak eğitim ve sağlık için seferber olup önemli adımlar atmalıdır.

Eğitim Bakanlığı yetkililerinin ‘olayların abartıldığına dair görüşünü’ doğru bulmuyoruz. Bu olayların okul saatleri içerisinde yaşanması halinde daha vahim sonuçlar ile karşı karşıya kalabileceğimizi yetkililerin anlaması gerekiyor. Olayı sadece şiddetli yağış altında değil; deprem, yangın ve farklı açılardan değerlendirilip okulların altyapı analizleri ile birlikte yatırımlarının da yapılması gerekiyor.

 

Taleplerimiz nelerdir?

Okullarımızın sel, deprem ve yangın gibi felaketlere karşı dayanıklı hale getirilmesi için AB okul güvenliği mevzuatına uygun raporlanmasını ve gerekli yatırımların yapılmasını istiyoruz.

Sel felaketi sonrası salgın hastalıklar olabileceğinden su kaynakları ile ilgili önlem alınmasını gerekmektedir. Okullarda oluşacak olan su ihtiyacı dolayısı ile Eğitim Bakanlığı’nın kaynak ayırmasını, bunun sorumluluğunu okullara yıkmamasını talep ediyoruz.

Cami, kışla, polis merkezi yapımı gibi önceliği olmayan alanlardaki projelerin durdurulmasını, bunun yerine yeni okul ve hastane yapılmasını istiyoruz.

Eğitim Bakanlığının eğitim bütçesini paylaşmasını ve kaynakları nerelerde kullanacağını açıklamasını talep ediyoruz.

Çocukların bombalarla, trafik kazaları ile hayatını kaybetmeyeceği bir düzen ve çocuk koruma politikası istiyoruz.

Askeri tatbikatların durdurulmasını ve sivilleşmeye doğru adım atılmasını istiyoruz.

Dört vatandaşımızın hayatını kaybettiği mevkideki yol güvenliğinin olup olmadığının araştırılmasını istiyoruz.

Dereleri kapatıp, akarları haritalardan çıkaran, çarpık yapılaşmaya ve plansızlığa göz yuman tüm sorumluların yargılanmasını istiyoruz.

Yukarıda belirttiğimiz taleplerimizin takipçisi olacağımızı hükümete hatırlatırız.

Göreve geleli on ay olmasına rağmen ne kısa vadeli ne de uzun vadeli bir proje üretmeyen Sn. Cemal Özyiğit’e, asli görevinin öğretmen ve öğrencilerin sağlıklı bir ortamda eğitim-öğretim faaliyetlerinin yürütülmesini sağlaması gerektiğinin altını çizeriz.

Emel Tel

KTÖS Başkanı

.

İnsan hayatına mal olan bu düzenin sorgulanması gerekiyor.
Başa dön