Varlığımızı, kimliğimizi, laik eğitim sistemi ve yaşam biçimimizi korumakta kararlı olduğumuzu vurgular, pakete karşı duran tüm sendika ve örgütlerle birlikte bu yönde ortak mücadele edeceğimizi kamuoyu ile paylaşırız.”
İMZALARIN HESABININ SORULACAĞI YER SOKAK OLACAKTIR
Kıbrıs Türk Toplumu, TC tarafından dayatılan ekonomikpaketler ve TC-KKTC Eğitim/Kültür İşbirliği protokolleri ile nasıl başa çıkacağını birçok defa deneyimledi. İlk mali ve iktisadi protokol 1986, ilk eğitim/kültür protokolü 1995 yılında imzalandı. Altına imza konulan hiçbir protokol bizi ileri taşımadı, hayatımızı kolaylaştırmadı, varlıklarımızın elden çıkmasına neden oldu. Protokolün altına imza koyan hükümetler o koltuklara tutunamadı.
Bugüne kadar paketlerin, protokollerin görevi toplumsal varlıklarımızı gasp etmek, toplumu fakirleştirmek ve laik kimliğimizi yok etmek üzerine kurgulanmıştır. KTÖS olarak Mali ve iktisadi protokol ile yasadışı olan eğitim zaptını inceleyerek, önemli noktalarını toplumla paylaşmayı bir görev bilmekteyiz.
İktisadi ve Mali İşbirliği Protokolünü;
• TC’li kamu görevlileri ve uzmanlar kamu kurumlarında önemli noktalardagörevlendirilecektir.
• Alt yapı ve reel sektör projeleri T.C. Teknik Heyetince denetlenecektir.
• TC tarafından yapılacak kredi ve hibeler (Savunma bütçesi dahil Genel Bütçenin sadece %16sı) TC Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın Bütçesi’nden çıkacaktır. Böylece bütçeye verilen kredi ve hibeler bir başka ülkenin bütçesinde belirlenecektir. Bu anlayış KKTC’nin bir alt yönetim olduğunu ifade etmektedir.
• Teknik Heyet TC hükümetine aylık rapor sunacak ve bu rapor doğrultusunda kredi ve hibeler TC Cumhurbaşkanı’nın onayı ile kullanılabilecek.
• Göç Yasası’ndan göreve başlayan herkese ilave hak ve menfaat verecek herhangi bir yasal düzenleme ve toplu iş sözleşmesi yapılmayacak. Bu 2011 yılına geri dönmek yorumu taşımaktadır.
• İhtiyaç kadar değil, emekli olanların sayısı kadar istihdam yapılacak.
• 2019 yılı sonuna kadar kamuda yeni geçiçi işciistihdamı yapılmayacak.
• Yeni Toplu İş Sözleşmesi imzalanamadığı durumlarda eski Toplu İş Sözleşmesi’nin getirdiği ek tahsisatların geçerliliğinin devam etmemesini sağlamak amacıyla 24/1996 sayılı Toplu İş Sözleşmesi, Grev ve Referandum Yasası ve 22/1992 İş Yasası ́na ilişkin değişiklik yasa tasarılarının hazırlanıp meclise sevk edilecek. (Doğrudan Toplu İş Sözleşmesi hakkına müdahale)
• Tüm kamu kaynağı kullanan kurumların Toplu İş Sözleşmeleri’nin imzalanmadan önce Maliye Bakanlığı’ndan onay almasını. ( Sendikalaşma özgürlüğüne müdahale)
• 2019 yılı Ocak ayında verilen 2,03’lük artış,Temmuz ayında verilecek Hayat Pahalılığından kesilecek. (Fakirleştirme)
• Maaş ve maaş benzeri ödemeler hariç diğer ödeneklerden %10 kesintiye gidilecek. (Fakirleştirme)
• Tarım bütçesinin yılı bütçesi rakamlarını aşmayacak ve 2020 yılı bütçesine borç aktarılmayacak.
• Ek mesai harcamaları temel hizmetleri aksatmayacak şekilde 2018 yılı harcamaları miktarı kadar sınırlandırılacak.
• KIB-TEK’den işten çıkarma veya haklarda kesinti olacak.
• Harçlar yükseltilecek. (Fakirleştirme)
• OECD verileri manipüle edilerek softa şaşırtması yapılmaya çalışılmaktadır. OECD veri tabanında öğrenci-sınıf oranları bir okuldaki öğrenci toplamı ile sınıf sayısının bölünmesi ile hesaplanır. Öğretmen-öğrenci oranları ise bir eğitim kademesine devam eden tüm öğrenci sayısının ilgili eğitim kademesinde görev yapan tüm öğretmen sayısına bölünmesiyle hesaplanır. Böylece bu iki veri eğitim sistemleri ile ilgili tamamen farklı özellikleri bize göstermektedir. Öğretmen-öğrenci oranı bize bir ülkedeki belirli bir eğitim kademesinde yer alan öğretmen kaynağını göstermektedir. Öğrenci-sınıf oranı ise bize bir ülkedeki belirli bir eğitim kademesindeki sınıflardaki öğrenci sayısını göstermektedir. Bu bağlamda, benzer öğretmen-öğrenci oranı olan ülkelerde çok farklı öğrenci-sınıf oranları ortaya çıkabilmektedir. Öğrenci-öğretmen oranı 15 olan ABD’de öğrenci-sınıf oranı 21 iken, aynı öğrenci-öğretmen oranına sahip İsrail’de öğrenci sınıf oranı 27’dir.
• Öğretmen başına düşen öğrenci sayısı tek başına değil, sınıf başına düşen öğrenci sayısı ve şehir/köy ilkokulu farkı dikkate alınmalıdır.Eğitim Bakanlığı softa şaşırtması yapacaksa bunun anlamı daha az öğretmen istihdamı ile daha çok kalabalık sınıflar yaratmak olacaktır.
(*Öğrenci sınıf oranının AB ortalaması 20’dir.Bu sayılar Meksika’da 24, Türkiye’de 21, Finlandiya’da 20, İtalya’da 19, Yunanistan’da 17, Letonya’da ise 16’dır).
TC, OECD ortalamasını yakalamak için Eğitim Bakanlığı’na 5 milyon kredi kullandırmayı vaat etti.
• OECD ortalamalarına ulaşma hedeflerinde hükümete yardımcı olmak adına, öğretmen maaşları ile ilgili veriyi de paylaşma sorumluluğunu üstleniyoruz:
Öğretmen Maaşları (Yıllık)
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
• 2019-2020 Öğretim yılında okulöncesi eğitimde tam gün uygulamasına başlanacak.
(22 Temmuz tarihli “Okulların kapasitelerinin geliştirilmesi araştırma raporu sonuçlarına” göre eğitimde sürenin uzatılabilmesi için fiziki, ekonomik ve çalışma koşulları yeterli değildir.)
• Özel Eğitim Yasası çıkarılacak.
• Kooperatif iştiraklerinden Koop Süt, Koop Levazım, Şeker Sigorta ve Koop Binboğa özelleştirilecek. ( Koop–Süt’ün 13 kooperatifin ortak malı olduğundan Hükümet haberdar mı?)
• Kredi veren kooperatiflerin etkin bir şekilde denetlenmesi ve hizmetlerinin sınırlandırılmasını (Kooperatifler ticari banka olacak. Kredi ve kalkınma köy kooperatifleri kapatılacak.)
• Ekim 2016 tarihinde imzalanan Enerji İşbirliği Anlaşması çerçevesinde elektrik ve gaz enterkoneksiyon projeleri çalışmalarına devam edilecek. ( Türkiye’den gelen SU hükmü gibi, enerji’de Türkiye’ye bağımlı kılınacak)
• KIB-TEK faaliyetlerinin fonksiyonel ayrıştırılmasının (üretim – iletim – dağıtım) tamamlanarak, muhasebelerinin ayrı ayrı takibi yapılacak. (KIBTEK’in hizmetlerinin bir kısmı özelleştirilecek)
• Limanlar ve Telekomünikasyon Kurumu özelleştirilecek.
• Araç muayene işleminin özelleştirilecek. (Yılda 12 milyon gelir elde eden kurum elden çıkarılacak.)
• Devlet bütçesinden karşılanan muhtaç, yoksul ve özürlü aylıklarıyla ilgili maddi yükümlülükSosyal Sigortalar Dairesinin üzerine yıkılacak.
• 2018 yılında katkı yapılmayan savunma bütçesi ve reel sektörü destekleme ödeneği ile ilgili geriye dönüt bir ödemenin yapılmayacak.
• Ankara Kaynaklı olarak gösterilen projelerin ihaleleri Türkiye’de yapılacak.
• Lefkoşa kaynaklı tüm projelerden KEİ Ofisi’nin sorumluluğunda olacak. (TC Elçiliği fiilen kontrol ve karar verecek)
• Eğitim projelerine 3,5 milyon TL katkı yapılırken, din hizmetlerine de 3,5 milyon TL katkı yapılacak, bununla birlikte dini faaliyet yürütmesi için vakıflara 2 milyon verilecek.
• TC Elçiliğine yakın Dernek, Birlik, Kulüp, Sendika, Vakıf, Araştırma Merkezi vb. STK’lara5,5 milyon TL katkı yapılacak.
Eğitim Mutabakat Zaptı;
*Bu anlaşma eğitim ile ilgili değil, tamamen dinin eğitim içerisine yayılmasını sağlamak adına İlahiyat Koleji ile ilgilidir.
Tartışmalı, davalı olan ve toplumun vicdanına sığmayan İlahiyat Koleji ilgili verilen tavizler kimliğimizi, laik duruşumuzu tehdit etmektedir.
Antlaşma, Atatürk İlke ve İnkılaplarına, dinin devlet işleri ve eğitimden ayrılması ilkesi aykırıdır.
Eğitim Zaptı, “KKTC ile TC Arasında İmzalanan Eğitim, Bilim ve Kültür Alanındaki İşbirliği Protokolüne ve Anayasa’nın 90. Maddesine göre aykırıdır.
Antlaşma İlahiyat Koleji’nin içerisine İlahiyat Anadolu Lisesi açılacağını ifade etmektedir. (Bir okul veya bölümün nasıl açılacağı yasalarımızda mevcuttur, zapt ile okul kurulamaz)
• Hali hazırda akademik takvim, kayıt/kabul, devamsızlık ve sınav tüzükleri ortada dururken , programlarda TC Milli Eğitim Bakanlığı’nın uygunluğu aranacaktır. ( Bu anlamda Talim Terbiye Dairesi devre dışı bırakılacaktır)
• TC’den görevli koordinatörler okul yönetimindeyer alacaktır. (Öğretmenler Yasası bir alanda ihtiyaç varsa hangi koşulların aranacağını net bir şekilde ifade etmektedir.)
TC’den İlahiyat Kolejine veya Anadolu lisesine alanlar bahane edilerek daha fazla öğretmen tayin edilecektir. ( Akademik Çalışma Takvimi alanları, Öğretmenler yasası da koşulları belirler)
• Okulda tam gün eğitim projesi uygulanacaktır.(Eğitimde fırsat eşitliğine ilkesine aykırı)
• KISAV’a yurt kontrolu, okul içi kurs düzenleme ve kitap temin yetkisi verilecek. (Yasalar kurs ve kitaplar ile yetkiyi Eğitim Ortak Hizmetler Dairesi ve Talim/Terbiye Dairesi, yurtlar ile ilgili yetkiyi de yükseköğrenim Dairesine vermiştir.)
• Yapılan mutabakat 45bin öğrenciyi dışlayarak,sadece ayrıcalıklı bir okul olan İlahiyat Koleji ve onun alan genişlemesi adımı olan İlahiyat Anadolu Lisesi için yapılmıştır
Özetle;
Her iki protokolde de bazı alanlar devletin kontrolünden çıkarak TC elçiliğinin kontrolüne geçmesi arzu edilmektedir.
Kıbrıs Türk Toplumunun malı olan iletişim hizmetleri, Limanlar ve araç-muayene hizmetleri özelleştirilmek istenmektedir.
Enterkonekt sistemi ile Türkiye’den enerji akımının Kıbrıs’a getirilmesi ve KIBTEK’in ayrıştırılarak özelleştirilmesi gündemdedir.
Kooperatif Merkez Bankası’nın iştirakleri özelleştirilmek istenmektedir.
Kredi veren kooperatiflerin ya banka olması ya da hizmetlerinin sınırlandırılması istenmektedir.
Göç Yasası çalışanlarına verilen haklar geri alınmak istenmektedir.
İstihdam sayısının azaltılarak, kamunun verimsizleştirilmesi istenmektedir.
Emekçi, emekli ve sosyal sigortalılardan kesinti yapılarak toplum fakirleştirilmek istenmektedir.
Eğitim mutabakat zaptının tamamı laik eğitim sisteminin din kılıfı altında dönüştürülmek istenmesi ile ilgilidir. Okul KISAV ve Koordinatörlerin inisiyatifine bırakılacak ve olası bir ENSAR Vakfı krizi yaşayacağız.
Eğitim sitemimiz içerisinde ilahiyat diye bir vurgunun olmadığını, Eğitim Zaptının eğitim ile ilgili tüm yasalara aykırı olduğunu belirtiriz.
Paket Yıkımdır;
İmzalanan ekonomik paket ve eğitim zaptı Ankara’nınistirdat planlarının devamı niteliğindedir. Hükümet koltukta kalma uğruna laik eğitim sistemi ve kurumlarımızı TC devletine peşkeş çekmiştir.
1955-1974 arası BEY Yönetiminin (Bayraktarlık/Elçilik/Kıbrıs Türk Yönetimi) kıskacında baskı ile yönetilen toplum, şu an TC Elçiliği C Devletinin alt yönetimine dönüştürülmüştür. Bunun adını ister tahakküm, isterseniz işgal olarak ifade edin, bu paketin dayatmalarına direnç göstermemek halinde varlığımızda geri dönüşü olmayan yaralara yol açacaktır.
Bu anlamda ekonomik paket olarak bize sunulanın aslında Kıbrıs Türk toplumunun siyasi iradesini gasp etmek, fakirleştirmek, bağımlı kılmak ve toplumsal varlığımızı yok etmeye çalışmaktan başka bir şey içermediğini görüyoruz.
Varlığımızı, kimliğimizi, laik eğitim sistemi ve yaşam biçimimizi korumakta kararlı olduğumuzu vurgular, pakete karşı duran tüm sendika ve örgütlerle birlikte bu yönde ortak mücadele edeceğimizi kamuoyu ile paylaşırız.
Burak Maviş
KTÖS Eğitim Sekreteri