22 Ocak 2018 tarihinde Afrika Gazetelerine yapılan linç hareketi 1950’li yıllarda başlayıp, günümüze kadar devam eden, Türkiye’nin Kıbrıs’ı geri alma (istirdat) planının faşist bir oyunu, Kıbrıslı Türklere de ihtiyaç kalmadığının mesajıdır.
1974 yılında Kıbrıs Cumhuriyeti’nin anayasal nizamını tekrardan tesis etmek ve toprak bütünlüğünü korumak için garantörlük sorumluluğu çerçevesinde askeri müdahalede bulunan Türkiye Cumhuriyeti Devleti, adamızın kuzeyini koloni haline getirmiştir. Bu gerçeği gizlemeye yönelik oluşturduğu göstermelik demokrasi ve sivil işbirlikçi yönetim 22 Ocak tarihinde bir kez daha ifşa olmuştur. Adamızın kuzeyinin Türkiye’nin asker sivil bürokratları tarafından yönetildiği ve sivil idarenin kukla olmaktan öte bir işe yaramadığı açıkça ortaya çıkmıştır. Afrika Gazetesi’ne yapılan linç girişimi, eylemde polisin takındığı tutum, eyleme gelen belediyelerin kimler tarafından oraya getirildiği, eylem sırasında olaya karışanların UBP, YDP ve MDP yetkilileri ile boy boy çektirdikleri resimler, eylemcilerin tutuklanıp serbest bırakılmaları, 9 eylemcinin hala daha bulunamaması, TC elçilik mensuplarının suçluları hapiste ziyaretleri, yargıç Tacan Reynar’a yapılan baskılar ve dörtlü koalisyon hükümeti ortaklarının bu eylemle ilgili hala daha konuşmamaları rejimin gerçek yüzüdür.
Kıbrıs’ın kuzeyini askeri ve sivil baskı ile yönetildiği gerçeği bir kez daha yüzümüze tokat gibi vurulmuştur. Hepsinden önemlisi artık Kıbrıslı Türklere ihtiyaç olmadığının, Kıbrıslı Türklerin yıllarca rehine olarak kullanılıp, Kıbrıs’ın kuzeyini ele geçiren Türkiye’nin adanın bütününde hak iddia ettiğinin ilan edildiği gün 22 Ocak 2018’dir.
22 Ocak 2018 tarihinde Afrika Gazetesi’ne yapılan saldırı, bütün Kıbrıslı Türklere yönelik açık bir tehdittir. Bu militarizmin beslediği faşizmin sivil toplum üzerinden nasıl şiddete dönüştüğünün ve önümüzdeki günlerde bizi bekleyen tehlikenin ne olduğunu göstermektedir. Yapılması gereken tüm toplum olarak ırkçılık ve faşizmden beslenenlere barış düşmanlarına karşı tek yumruk olarak birleşmek ve yurdumuzu ele geçirmek için uğraş verenlere karşı mücadeleyi yükseltmek olmalıdır.
Susmak, faşizme destek olmak demektir!
Saygılarımızla,
Şener Elcil
KTÖS GENEL SEKRETERİ
|