BM’nin toplam 193 ülke tarafından imzalanmış ve en fazla ülke tarafından kabul gören uluslararası belge olma özelliğine sahip çocukların sağlık, eğitim ve yaşam hakları ile şiddet ve ayrımcılıktan korunma gibi bir dizi temel çocuk haklarını ortaya Çocuk Hakları Sözleşmesi 1996 yılından beri Kuzey Kıbrıs’ta da iç hukukta yerini almıştır.
Hukuksal zemine rağmen, çocuk hakları ihlalleri konusunda mevcut araştırmalar bize çocuğa yönelik şiddet ve ayrımcılık, istismar, cinsel sömürü gibi ciddi ihlallerin olduğunu ve çocuklara yönelik suçların giderek arttığını işaret etmektedir.
Yabancı, mülteci ve özel gereksinimli çocukların da temel hak ve özgürlükleri ihlal edilmektedir.
Ülkemizde yapılan araştırmalar ve basına yansıyan haberlerden de görüyoruz ki ülkemizde çok yönlü çocuk ihlalleri yapılmakta ve bunun önlenmesi için yeterli devlet politikalarımız bulunmamaktadır. Bunun yanında ülkemizde yaşayan yabancı, mülteci ve özel gereksinimli çocukların da temel hak ve özgürlükleri ihlal edilmektedir.
Daha geçtiğimiz haftalarda, ülkesinde can güvenliği olmadığı için ayrılıp göç eden 13 yaşında mülteci bir çocuk, ülkemizde güncellenmemiş yasal prosedürler yüzünden cezaevinde yatmak zorunda kalmıştır.
OECD ve Avrupa Birliğinin kabul ettiği ölçütlerde çocuğun iyi olma hali dört farklı boyutta incelenmektedir. Bu boyutlar gelir, sağlık, eğitim ve sosyal katılım şeklindedir. Ülkemizde bu dört boyutu inceleyecek olursak, asgari ücret açlık sınırının altında kalmış, gelir açısından yoksulluk sınırı altında olan ailelerin çocuklarının eğitim ve sağlık hizmetlerine ulaşımı kısıtlanmakta bunun yanında aileleri tarafından küçük yaşta mendil, gül satarak çalıştırılmaya zorlanmaktadırlar.
Okul öncesi eğitime önem verilmeli, dört yaş okulları yaygınlaştırılmalıdır.
Eğitim boyutuna değinecek olursak ilk olarak çocukların okul öncesi eğitiminden söz etmek gerekir. Yapılan araştırmalarda görülmüştür ki bireylerde zihinsel gelişim en hızlı 1-5 yaş aralığında ilerlemektedir. Yapılan bir OECD araştırmasında, okul öncesi eğitim alan kişilerin bu eğitimi almayan kişilere göre lisede öğrenme becerileri açısından 2 yıl daha ileri bir seviyede oldukları gözlenmiştir.
Bizim ülkemizde ise okul öncesi eğitim göz ardı edilmektedir. Ülkemizde zorunlu eğitim yaşı 5 yaştan başladığı için 4 yaş okullaşma oranı çok düşüktür ve eğitimle ilgili bakanlık bunu geliştirmek adına bir çaba ortaya koymamaktadır. Yaygın olarak devlet tarafından bu eğitim hizmeti verilmediğinden, sadece parası olan aileler çocuklarını özel kreşlere göndermektedir. Bu da yetmezmiş gibi çocuklar küçük yaştan başlayarak fırsat eşitsizliği ile karşılaştıkları yarışmacı sınavlara sokulmakta, kamu okullarında sınıf sayısı yasal limiti güncellenmediğinden dolayı kalabalık sınıflarda eğitim almaya mecbur bırakılarak nitelikli eğitim alma hakları ellerinden alınmaktadır.
Unutulmamalıdır ki hangi koşulda gerçekleşirse gerçekleşsin çocukların sömürüsü ve istismarı kabul edilemezdir ve çocukların haklarını korumak toplumun tüm kesimlerinin görevidir. Bizler eğitimciler olarak bu zamana kadar okullarda ve sokakta çocuklarımızın haklarını savunduk, çocuklarımızı kendi haklarına sahip çıkmaları için bilinçlendirdik ve bunları yapmaya devam edeceğiz.
Sağlıklı ve Sürdürülebilir Eğitim Çocukların En Temel İnsan Haklarındandır!
Eğitim Bakanlığı’nın, eğitim hizmetlilerinin aylardır yaptığı haklı eylemlere cevap vermeyip, uzlaşı sağlanamamasını endişe ile izlemekteyiz. Okullarımızda sınıf ortamı, genel kullanım alanları, tuvaletler ile lavabolar, bakım ve temizlikten yoksundur. Öğrenciler ve öğretmenlerimiz dizanteri, tifo, hepatit A ve benzeri yaygın görülen viral ishaller ile COVID-19, İnfluenza (ör domuz gribi) ve RSV gibi virüslere karşı savunmasız bırakılmıştır. İlköğretimdeki 44 okulumuzda 11604 öğrenci, 879 öğretmen, 83 okul yöneticisi, eğitim hizmetlileri ve kantincilerimizin sağlığı ile ilgili endişe duyuyoruz.
Tüm okul aile birlikleri ve ailelere çağrımızdır:
Değerli veliler,
Kıbrıs Türk Tabipler Birliği “Okullarımızın sağlıklı ve sürdürülebilir eğitim-öğretim şartlarından giderek uzaklaştığını belirterek, bu süreçte okulların, yeni salgınların merkezi konumuna gelebileceği konusundaki endişelerini basın yolu ile dile getirdi. Bu anlamda okul aile birliklerini, okul velilerini, çocuklarımızın sağlığı ve sürdürülebilir eğitim ortamı için harekete geçmeye çağırırız.
Bu gerçekler ışığında KTÖS olarak, Sağlık Bakanlığı’nı bir an önce okulların sağlık koşullarını denetleme görevini yerine getirmeye çağırır, Milli Eğitim Bakanlığı’na da, çocukların sağlıklı bir ortamda eğitimlerini sürdürebilmeleri için gerekli uzlaşı adımlarını ivedi bir şekilde atması gerektiğini hatırlatırız.
Çocuk koruma politikaları hayata geçmelidir.
Günün anlam ve önemini işaret ederek, Dünya Çocuk Hakları günü aracılığı ile de devlet yetkililerini çocuğun korunması konusunu devlet politikası haline getirmeye, tüm toplumun dahil edileceği, yeterli kaynak sağlanan çağdaş bir çocuk koruma sistemi oluşturmaya davet ediyoruz.
Hamide Avcıbaşı
KTÖS İnsan Hakları ve Eşitlik Sekreteri
Çocuk Hakları etkinlikleri için dosyayı indiriniz.